24 Ocak 2011 Pazartesi

Bölüm3; Aktarma

Bir önceki kısımda cibreden ayırdığımız şırayı damacanalara koymuş ve hava ile irtibatını kesmiştik.Ancak hava kilidi sayesinde fermantasyon sırasında oluşan gaz damacanadan çıkabilacekti.Benim bir damacanada gaz çıkışı başladı.Ancak diğer hortumda bir kabarcık çıkışı yoktu.Herhalde fermantasyon bitmiş  diye düşündüm. Zaten bir hafta sonra diğer damacanada da gaz çıkışı bitmişti.
Damacanalardaki değişiklikler sadece hava kabarcıklarından ibaret değildi. Damacanaların dibinde yaklaşık  3 - 4 parmak açık renk bir tortu oluştu. Şimdi bu bu nedir? Bu, cibre de bulunan ve sıkma işlemi ile şıraya geçen üzüm kabukları ve parçalarının dibe çökmesi ile oluşan bir katman.Fermantasyon sona erdikten sonra bu kısımdan kurtulmak gerekiyor.İşte bu kurtulma işlemine aktarma deniyor.Çünkü şıranın içerisindeki bu kısım şarabımızın kokusunu ve tadını olumsuz olarak etkiler.Şaraplardaki kötü koku problemi zamanında aktarma yapılmamasından kaynaklanır.Peki bundan nasıl kurtulucaz? Bir akvaryumcudan bir kaç metre akvaryum hortumu alalım. Ben bu durumu bildiğim için damacanaları yeden yüksek bir yere koymuştum.Eğer sizinki yerde ise hiç sallamadan ve sarsmadan yüksekte bir yere koyun. Kapağını açıp akvaryum hortumunu tam dibine kadar değil,tortunun içine sokmadan ve tortuyu hareketlendirmeden damacanaya yavaşça daldırın. Diğer ucundan ağzınızın içine çekip şarap ağzınıza geldiğinde çıkarıp aşağıya koyduğunuz başka bir damacanaya dolmasını bekleyin. Artık bir şey yapmanıza gerek yok oturup fizik kurallarının herşeyi halletmesini seyredin. Bende öyle yaptım.Ta ki damacanadaki en alt çamursu tortuya gelene kadar.Sonra hortumu çıkardım.Böylece tortu ile şırayı..Tamam tamam artık şarap diyebilirim.Şarabı ayırmış olduk.Aslında tortunun olduğu kabı yıkayıp,kurutup tekrar kullanabilirdim ama elimde yeterince damacana olduğu için ben öyle yapmadım.
Yazarken farkettim, kendimi o kadar anlatmaya kaptırmışım ki işin keyif kısmını atlamışım.Ama şunu yazmadan edemiycem.O kırmızı renkli şarabın hortumdan geçerken ki rengine gözüm takıldı.O nasıl  bir kırmızıdır Allahım. O nasıl bir renktir. Şarabi,hemde nasıl şarabi.Peki tadı nasıl? En önemli noktaya geldik.İlk olarak üzümlerin kabuklarını ayırırken tattım.Şekersiz üzüm suyu,tam anlamıyla tarifi buydu.Daha fermantasyon işlemi başlamamıştı,o  zaman tadı öyleydi.Peki şimdi?Akvaryum hortumundan akarken bir bardakta kendime ayırdım ve tadına baktım. Bir hafta önceki o şekersiz üzüm suyu gitmiş yerine bildiğiniz gövdeli,aromaları olan ama henüz çok genç bir şiraz şarabı gelmiş. Arkadaş bu nasıl bir iştir. Nasıl bir mucizedir .Tamam öyle, olmuş,oo hadi içelim,harika şarap falan değil ama; belli ki bu damacanada ki artık ŞARAP..

Bölüm2; Fermantasyon

Maserasyon işlemini bitirmek demek,cibre dediğimiz ezilmiş üzümlerde kabuk ile şırayı biribirinden ayırmak demektir.İtiraf edeyim ki en zorlandığım kısım.Neden zorlandım?Çünkü gerekli alet edevat yoktu da ondan. Yapmamız gereken işlem cibreyi sıkmak ama neyle?Bu işlem için üzüm sıkıcılar var ama 700-800 TL'den başlayan fiyatlarla.İleride belki bir tane sahip olurum ama 60 kg üzüm içinde gerek yok diye düşündüm ve kolları sıvadım.Bulabildiğim en geniş makarna süzgeci,plastik huni,kova, pastik maşrapa ve eldiven.Makarna süzgecini kovanın üzerine koyuyorum, maşrapa ile cibreyi süzgece boşaltıyorum,bir süre bekleyip ellerim ile sıkıyorum ve böylece kabuklar süzgeçte kalıyor ama elimle sıktığım için kabuklar parçalanarak şıraya geçiyor ki bu olmaz.Elle sıkmayı bıraktım.Bu seferde fire çok oluyor. Ama yapacak bir şey yok.Bu konuda çözüm sizin hayalgücünüze kalmış.Bu konuya bir çözüm bulmak için aklıma not düşüyorum. Dikkat etmemiz gereken bir başka nokta da üzümün çekirdekleri. Bunlar ezilip kırılmayacak. Çünkü  üzümün saplarına olduğu gibi çekirdeklerinde de ''tanen'' denen madde vardır. Bu çekirdekleri ezmeden,kırmdan cibreden ayırıyoruz
Süzgecin altındaki kovada biriken şıra ne olacak?Aslında şırayı bir tülbentten geçirerek damcanaya alacaktım. Ama baktım ki eğer tülbentten geçirerek damacanaya koyarsam saatler değil günlerce beklemem gerekecek. Vazgeçtim.Direk koavadan huni yardımı ile damacanaya boşattım.Damacana için de bir parantez açalım. Aslında şarap için en uygun olanı cam damacana.Ancak aramama rağmen bizim burda cam damacana bulamadım.İnternetteki fiyatlarda pahalı geldi.Nasıl olsa ilk deneme bahanesini kullanarak cam damacana almaktan vazgeçtim.Bildiğiniz 19 lt'lik pet su damacanalarından kullandım.Şİmdi elimde omzuna  kadar dolu, iki adet 19 litrelik damacana şarap,pardon şıra var.
HAVA KİLİDİ
Şimdi bu damacanalar ıöyle bir kapatalım ki içindeki gaz dışarı çıksın ama içeriye hava girmesin. Kafanız karıştı değil mi? Kolay hallederiz. Çözüm şu;Bu damacanarın kapaklarını deliyoruz.İçine akvaryum hortumunu biraz sokuyoruz ama şıranın içine girmeyecek.Kenarlarını silikon ile kapatıyoruz.Hortumun diğer ucunu içi su dolu bir bardağa yaklaşık 1 cm sokuyoruz.Nedir bu?Hava kilidi.Veya internetten sipariş veriyoruz geliyor.Ben tahmin ettiğiniz gibi kendim yaptım.Aslında kendi yaptığınız hava kilidinde su içerisinde kabarcıkları görebilme avantajına sahipsiniz.Bu duruma fermantasyon deniyor.Böylece şıradaki bakteriler mayalanmaya devam ediyor.Mayalanma sonucu oluşan gaz hortum ile dışarı çıkıyor.Ancak hortumun diğer ucunda su olduğu için içeriye hava girmiyor.
Ben hava kilitlerini de taktım, hortumları suyun içerisine soktum.Hemen hava kabarcığı bekliyordum ancak hemen çıkmadı.Bende beklemeye başladım.

Bölüm1; Maserasyon

                                                              AVŞA  ADASI'NDAN

Üzümleri topladık,ezdik.Çeşitli şekilde ezebilirsiniz ki bunların en bilineni ve en eski olanı olanı ayakla ezmektir. Ancak ezmeden önce üzüm tanelerini saplarından ayırmak gerekir. Ayırmazsak ne olur?Bir şey olmaz.Ancak saplarda bulunan ve ''Tanen'' denen madde şıraya geçer ki şarabımıza buruk bir tat kazandırır. Ancak artık sap ayırıcı ve patlatıcı makineler vardır ama oldukça pahalıdır.Yani ya siz benim gibi üzümü sapları ayrılmış ve taneleri patlatılmış şekilde alacaksınız veya sapları ayıracak ve taneleri ezerek patlatacaksınız.Başka çıkar yol yok. 
Sapları ayrılmış ve ezilmiş üzümleri(cibre) bidonlara koydum. Burada koruma amaçlı kükürtleme yapılır.Ancak ben şarabımda herhangi bir kimysal kullanmayacağım için bunu yapmıyorum.Yapmadığım içinde araştırmadım. O yüzden şu kadar cibreye şu kadar kükürt diye bir oran veremem. İlk olarak 60 Kg'lık şiraz üzümünden elde edilmiş 30 lt'lik iki bidon cibrem var. Üstlerini temiz bir tülbent ile kapatmış ve günde iki kez karıştırıyordum.İşte bu işleme MASERASYON denir.Şarabın renginin oluştuğu kısım burasıdır.Üzümün kabuklarında bulunan renk pigmentleri maserasyon sırasında şıraya geçer. Ayrıca şaraba eğer maya katılacaksa bu aşamada katılır. Ancak ben dediğim gibi herhangi bir kimyasal kullanmayacağım için herhangi bir maya katmıyorum.Herşeyi doğal seyrinde devam etmesini istiyorum.Aslında buda bir yöntem.Vahşi maya deniliyor buna da.Maserasyon işlemi beyaz şaraplarda uygulanmamaktadır.Bunu da bir ek bilgi olarak geçelim.Maserasyın işleminin süresi en çok zorlandığım kısımlardan birisiydi.Çünkü net bir gün sayısı bulamadım.Genelde bir hafta olduğuna dair bilgiler buldum ve 7.gün maserasyon işlemini bitirdim.Nasıl mı?

Başlayalım mı?

Artık gerekli araştırmayı yaptık ve başladık.Nerden mi? Şaraba nerden başlanır üzümden tabi.

Hayyam.com, Evde şarap.Org gibi kaynaklardan ve bir çok internet sitesinden araştırdım, sordum. İlgilenip  bilgilerini paylaşanlarda oldu sallayanlarda. Sonra Mustafa Bey'le tanıştım.Mustafa Bey Namık Kemal Üniversitesinde öğretim görevlisi. Tekirdağ'da üzüm bağları var.Şaraplık üzüm yetiştiriyor.Cabernet Sauvignon,şiraz,merlot, kırmızı ve Sauvignon Blanc beyaz üzümleri Dedim ki Hocam ''Ben bu sene ilk defa şarap yapıcam.Hangi üzüm beni üzmez ve yormaz'' Mustafa Hoca Şiraz dedi. Ama hemen olmaz bekleyeceksin.Bekleyeceksin de nasıl bekleyeceksin?Kolay mı?Neyi bekliyoruz bağbozumunu.Kolaysa sen bekle.Ağustos oldu Hoca'ya mesaj, cevap: Bekle.Her hafta mesaj atıyorum cevap aynı.Artık umudu kesecektim ki Hoca'dan mesaj geldi.Eylül'ün 11'nde .Gel..Meğerse hocam üzümlerin olgunluğunu ve şeker oranını ölçermiş.
Şarabın hammadesi ne?Üzüm. O zaman denklem şu ''Üzüm ne kadar güzel, şarap o kadar güzel''.Şarapçılıkta birinci ders bu.Neymiş?Üzüm ne kadar güzel, şarap o kadar güzel.Bunun için şarap yapmanın  öğrenildiği yer bağ. Biz üzüm kısmını Mustafa Hoca sayesinde halletttik.Hoca tarif etti, hafta sonu atladık gittik. Biz Tekirdağ'a hep gideriz ama meğer görmediğimiz neler varmış.Bir bağlar,bağevleri.Hocam üzümleri toplamış,sap ayırıcıdan geçirdi,ezdi,bidona doldurup bagaja attık.Mustafa Hocayla görüşmek üzere sözleştik.Döndük eve. 
Şimdi şarap yapmak için bir yer lazım.E biz apartman dairesinde yaşayan bir aileyiz.Mutfağa koysak hanım istemez. Zaten şarap çevresinde ne koku varsa alıyor.Bizim kahvaltılardan sonra sucuklu yumurta kokulu şarap olması muhtemel.O zaman adres tek katlı bahçeli babaevinin çatısı.Babam namazında niyazında adam annem desem aynı.Ama evlat hatırı kabul etti.Çatıya koydum ezilmiş(sıkılmış değil) 30 kiloluk iki bidon üzüm. Buna cibre denir.Üzümün posasından ayrılmamış halidir.Günde en az iki kere karıştırılması lazım ki kabuklar kurumasın,istenmeyen kokular oluşabilir.Bidonların üzerini temiz tülbent ile kapattım ki şarabın baş düşmanı sirke sineği uzak dursun.Sabah babam karıştırıyor,akşam iş çıkışı gelip ben karıştırıyorum.Bu aşama şarabın renginin oluşması için.Beyaz şaraplarda bu işlem uygulanmıyor.Birde şarabın mayalanma kısmı var ki o da bu zamanda yaplıyor.Ama ben yapmadım.Neden?Çünkü üzümün kabuğunun üzerinde mum  denen ve doğal mayalanmayı oluşturan bir tabaka var.Bunu korumak için üzümleri  bağdan topladıktan sonra sakın yıkamayın.Birde her şeyin olduğu gibi üzümünde tazesi makbul.Üzümü toplayın,ezin fıçıya koyun.

Hazırlık.

                                                                TEKİRDAĞ

Şarap deyip geçmeyin hemen..Bu ülkede en zenginin de en fakirin de ortak paydalarından birisidir şarap. 5 TL olanıda vardır,5000 TL olanı da. Neticede ikisi de şaraptır. Sözü uzatmayalım bu şarap merakı bizim genlerimizde var.Övünmek gibi olacak ama biz Trakya'lıyız .Spartacus'un memleketinden. Genlerimizde olan sadece şarap merakı değil, Spartacus'un özgürlük ateşi aynı zamanda.Spartacus çok mu eski..Bakınız Namık Kemal.
Efendim Allah öyle istemiş bu topraklarda doğmuşuz bu kadar övünmek yeter. biz yine şaraba dönelim. (Kendi şarabınızı yapmaya karar verdiğinizde ilk yapmanız gereken nedir? Ne olacak içtiğiniz şarap şişelerini atmayıp biriktirmek.) Şimdi Trakya da Tekirdağ,Şarköy,Hoşköy, Mürefte denilince arkasından şarap gelir.Dedik ya kendimiz yapıcaz ama  önce bakalım nasıl yapılır bu nimet.Tekirdağ'da Yazır Köy'ünde, Umurbey Şarapları, geç Uçmakdereyi, Hoşköy, Melen Şarapçılık, devam et, Mürefte, burda duralım. Doluca,Sevilen,Kutman şarapçılık  hepsini gezdim.Yetmedi atladık feribota Avşa,Börtaçina Şarapçılık.Büyülübağ'ın da önünden geçmişim ama bulamadım.Döndüm, Çorlu Çeşmeli Köyü ChateUzun.Bu kadar yer gezdin ne gördün derseniz..İnsanların gözlerindeki o mutluluğu,o ışığı gördüm.Bu ülkedeki herkes gördüğüm insanlar gibi olsa hem bu ülke,hem de  bu dünya daha güzel olurdu.
Anladık ki doğru yoldayız.Bu işte belki para yok ama mutluluk var bu kesin..

Şarap Yapmak..

Şimdi neden kendin yapmaya kalkıyorsun?Yüzlerce marka, binlerce çeşit  şarap var al iç.. Ama yok öyle değil.. Bir kere şu var  ''Bunu ben yaptım..'' 
Kolay değil bunu diyebilmek..Hele hele 2010 yılı Türkiyesinde..Bir düşünün en son ne zaman çktı ağzınızdan bu cümle.
BUNU BEN YAPTIM..Düşünün, düşünün en son ne zaman elle tutulan, gözle görülen bir şey için bu cümleyi kullandınız?
Ben mimar olsam binalar yapardım, şair olsam dizelerce şiir yazardım. Ama elimden ne gelir diye düşündüm; neyden anlarım bu dünyada?  Ben bir tek şaraptan anlarım..
İşte her şey böyle başladı. 

Şarabımın Markası ve Logosu



Herşey bu etiketi güzel bir şarap şişesinin üzerine görmek için..